İtibar kaybı ve sağlıkta şiddet, artan iş yükü, geçim sıkıntısı ve günden güne reel olarak düşen ücretler,
malpraktis davaları, idari baskılar, mobbing artık dayanılmaz boyutlara ulaştı.
Hekimler artık bu süreci götüremeyecek noktaya geldiler.
Kimimiz bu kötü koşullardan kaçmak için yurtdışına çıkmayı tercih ettik kimimiz kamudan istifa etik.
Yıllardır her türlü fedakârlıkla bu günlere gelmek için çabaladık emek verdik. Pandemide dostlarımızı
ailelerimizi kaybettik. Şimdi belirsiz bir geleceğe doğru ilerliyoruz hep birlikte.
Bizler yoksulluk sınırında çalışmaya zorlanırken ve şiddete uğrarken vatandaşlarımız da sağlık hakkını
alamaz oldu. Beş (5) dakikada sağlık olmaz.
Bu sürecin sorumlusu biz HEKİMLER değiliz.
Sağlıkta dönüşümle ortaya çıkan bu sürecin yarattığı yıkıma gözlerini kapatan yetkilileri uyarıyoruz.
Daha fazla yıkıma neden olmamak için artık yeter.
Hem sağlık çalışanlarının özlük hakları hem de halkın sağlığı yıllardır sistematik bir baskı ve saldırı
altındadır.
Dolayısıyla bu yıkımı durdurabilmek için ayrılığa değil birleşmeye ve bütünleşmeye etkili grevler
örgütleyebilmeye ihtiyacımız var.
İnsani koşullarda çalışabilmek ve insanca hizmet verebilmek için 17-18 ve 26-27 Mayıs tarihlerinde
Hekimbirliği, Hekimsen ve Tabipsen sendikaları grev kararı almıştır.
Çağdaş Hekimler olarak grevleri destekliyoruz.
Bununla beraber eklemek isteriz ki; etkili grevleri de ancak sağlık kolundaki tüm sendika, dernek ve
odalarımızın da içinde bulunduğu, ortak karar alma mekanizmalarına katıldığı eylemliklerle
gerçekleştirmek zorundayız. Aksi takdirde birbirinden bağımsız düzenlenen her türlü grev eksik kalacak
ve ne yazık ki meslektaşlarımızın umudunu giderek yitirmesine sebep olacak, sonuç alma şansımızı
azaltacaktır.
Bundan sonraki süreçte de katılımın artırılabilmesi ve mücadelenin büyütülebilmesi için gerekli
hassasiyetlerin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Dayanışma en önemli bir çıkış yolumuzdur